Ketojenik diyeti ilk defa birkaç ay önce annemden duydum. Açık konuşmak gerekirse diyet yapmak bana gerçekten mantıksız geliyor. İçselleştiremediğim bir düzenin içine girdiğim zaman, yasak olan şeyler hep daha cazip.
Sağlıklı yağlar ve protein ağırlıklı bir beslenme değişikliğinin babam ve kardeşim üzerinde işe yaramasına gerçekten çok sevindim. Akşam atıştırmaları neredeyse hiç denecek kadar azalmış, daha zinde ve kendine güvenen kan şekeri sabit bünyeler ortaya çıkmış. Dolayısıyla, ister sebze ağırlıklı olsun, isterse kırmızı et, eğer bedeniniz ona verdiğiniz enerji kaynaklarını seviyor ve onları en verimli derecede kullanıyorsa benim için bunu diyet olarak adlandırmanın ağır psikolojisi de ortadan kalkıyor.
Tıpkı babam ve kardeşimde olduğu gibi, eşim de uzun bir zamandır kendisine uygun bir beslenme şekline adapte olma ihtiyacı içerisindeydi. Nashville ve Memphis’deki seyahatimiz gerçekten hem yemekler hem de müzik açısından harikaydı. (Bu hafta seyahat kısmında buna değineceğim) Ancak, evimize geri döndüğümüzde bünyemizin acilen sağlıklı bir dönüşe ihtiyacı olduğunu fark ettik. Ben her zamanki alışkanlıklarıma kendimi kolayca adapte ettim. Eşime de annemden edindiğim bilgilerin ışığında Atkins diyetine başlamayı önerdim.
Hemen bir dip not daha: Atkins, Karatay ve Keto beslenme hakkında araştırma yapıp benzer ve ayrı yönlerini başka bir yazıda değerlendirmek istiyorum. Eğer sizin de bir değişikliğe ve yeniliğe ihtiyacınız varsa ve hangi akımı benimseyeceğinize karar veremiyorsanız bu yazı ilginizi çekebilir.
Gel gelelim bizim yaşantımıza…
Eşimin bir günü bile kırmızı et yemeden geçmemiştir heralde. Geçtiyse bile ertesi gün doz arttırılarak hemen tedavisi yapılmıştır. Kırmızı etin kalp ve damar sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu elbette duyuyoruz ama bazı zevklerin önüne belirli bir yaşa kadar gelmeden zorunlu olarak geçilmiyor sanıyorum. Peki sizce et, balık yemekten delice hoşlanan; ekmek ve benzeri karbonhidrat depolarını gördüğünde burun kıvıran bir insan için yağ ve protein ağırlıklı bir diyetten daha uygun ne olabilir değil mi?
Kendisi şu anda halinden oldukça memnun. Tek şikayeti beyaz peynir ve balığın yanında akşamları rakı içememek (!)
İşte böyle geçen günlerin ardından geçen hafta Cumartesi günü, vücudumun kahvaltıdan sonra tatmin olmadığını hissettim. Eşimle birlikte bir noktada ben de ekmek, yulaf ezmesi, pilav gibi karbonhidratları fark etmeden kesmişim. Canım sıcacık, tok bir ekmek yapmak istedi. Evde kepekli un vardı evet ama şimdi mis gibi kokan bir ekmek yapsam eşime haksızlık etmiş olacaktım!
Hemen erzak dolabını açtım ve karşıma keten tohumu unu çıktı. Başarısız geçen pizza hamurunun baş kahramanı olan bu undan ekmek yapabilir miydim acaba?
Denemekten zarar gelmez diyerek kolları sıvadım:
Fırından yeni çıkmış masum haliyle çok da fena görünmüyor değil mi?
Masum diyorum çünkü gerçekten keten tohumu beyaz un ve kepekli ekmeklerle karşılaştırdığımızda daha az karbonhidrata sahip. Karbonhidrat değerinin büyük kısmını ise fiber oluşturuyor.
Aramızda fiber sevmeyen var mı?
Ayrıca, lif ve tiamin içeriğinin yanı sıra yüksek miktarda antioksidanlarının olması gibi şaşırtıcı sağlık avantajlarına sahip. Sürpriz! Gluten de içermiyor. Ancak, sadece besleyici olarak görüp çok sıkıcı demeyin derim çünkü ekmeğe fındığımsı tadıyla yumuşacık bir doku veriyor.
İtalyanların focaccia dediği tarzda ekmek yapmayı seviyorum. Buna kocaman bir sandviç ekmeği de diyebiliriz. Dilimleyerek yemesi ve saklaması en basit hali bu bence.
Malzemeler:
2 su bardağı keten tohumu unu (500 ml kadar) (Eğer un yoksa, tohumu mutfak aleti yardımıyla un haline getirebilirsiniz)
1 yemek kaşığı kabartma unu (Kabartma unu yoksa 1 kaşık kabartma tozu ve yarım kap yoğurt i1 çorba kaşığına eş değer un elde edebilirsiniz)
1 tatlı kaşığı tuz
1-2 çay kaşığı şeker
5 yumurta, çırpılmış
1/2 su bardağı su
1/4 su bardağı yağ (keten tohumu kendi yağını ekmeğe bırakıyor; bu yüzden sadece malzemeleri tutması için yağdan faydalandım. tıpkı smoothielerde olduğı gibi!)
Yapılışı:
Fırını 165 dereceye kadar önceden ısıtın.
Yağlı bir parşömen kağıdını fırın tepsinize yerleştirin.
Büyük bir kapta, keten tohumu unu, kabartma tozu, tuz ve şekeri birbirine yedirin. Çırpılmış yumurta, su ve yağı kuru harcınıza ilave edin iyice karıştırın.
Karışımı katı hale gelmesi için 2-3 dakika bekletin. (ancak çok bekletmeyin çünkü içinde maya olmayan bu hamur kendini parça parça bırakmaya çok müsait)
Hazırlanan karışımı tepsiye dikkatlice dökün. Ortasına doğru bu hamur yoğunlaşma eğiliminde, merkezden biraz uzaklaştırarak daha eşit bir kalınlık elde edebilirsiniz.
Üst kısmına dokunduğunuzda puf puf oluyorsa veya görsel olarak kahverengileşmeye başladıysa fırından çıkarın.
Benim fırınımın bir anı bir anını tutmuyor. Yaklaşık 35-40 dakika fırında pişirmeniz gerebilir.
Serinlemesini bekleyin ve sonra istediğiniz boyutlarda dilimlere ayırın veya ısırarak yiyin!
Afiyet olsun!
Besin Değeri (1/12 dilim)
Kalori | 160 |
% Günlük İhtiyaç* | |
Toplam yağ 9g | 12% |
Doymuş yağ 2g | 10% |
Kolesterol 68mg | 23% |
Tuz 342mg | 15% |
Toplam Karb 13g | 5% |
Fiber 1g | 4% |
Şeker 1g | 2% |
Protein 5g | |
3 Yorum
Onder Onaran
06/08/2019 / 21:51Muhteşem bir tarif! Ketojenik diyette inanılmaz yararını görüyorum.
Yağ olarak hem zeytinyağı hem de hindistan cevizi yağı kullanıyorum. İkisi de güzel gidiyor.
Ekmekleri muffin kalıbında yapınca dağılma sorunu da olmuyor.
Keten unu yerine rondonuzda keten tohumlarını çekmeniz yeterli ve daha sağlıklı:)
Teşekkürler tarif için.
Nilau
07/12/2019 / 10:20Seker mi? Keto beslenmeyi anladiginiza emin misiniz?
kesim
08/06/2020 / 02:01normal bir dilim ekmekte de 13 gr karbonhidrat var zaten.